22 Aralık 2010 Çarşamba

ayhhh...



















bu cem adrian cinselliği midemi bozuyor...

pişmanım aq...


Evet, ne zamandır boşladım... hem buraları hem de müziği... Keşke bu arada zirilyon tane albüm dinledim, konser izledim vs diyebilseydim ama...

Yalan olur walla napim :))

Neyse, şimdi yeni bir gaz rezervi buldum diyelim... Grubu da yeniden bir araya toplamanın tatlı heyecanı içimde bahar rüzgarları estirirken fnjdshf...

Neyse TRT'ye çevirmeye gerek yok işte bi cö diyim dedim :))

12 Eylül 2010 Pazar

Pöff.. Hep aynı ekşi surat

Bla bla bla... MTV Video Müzik ödülleri verildi, Lady Gaga ne kadar ödül varsa hepsini aldı, Eminem 2 ödül birden aldı, o ismini anmak istemediği velet de bi ödül almış vs vs vs...

Klasik ödül töreni zımbırtıları, şahsen ben pek ayrıntıları merak etmiyorum eden varsa başka yerlerden öğrenebilir...

Benim asıl sinir olduğum nokta şu yanda bir örneğini gördüğümüz ekşi, ağlamaklı, "duygulu" surat ifadesi...

Arkadaşım, hadi başkalarını geçtim, sen Lady GAGA o kadar marjinal, başına buyruk kıçına kuyruk bilmem ne takılıyosun, bırak arkadaşım bu klişe "beni sizler varettiniz, şu an çok hisli pisliyim" ayaklarını yaaaa...

Bi Allah'ın kulu da çıkıp "bana verceksiniz tabi, kime vercektiniz yarraam" diyemiycek mi??? Bence onu dese dese Kanye'ciim der ama ona da ödül vermiyolar bi türlü...

Neyse GAGA'cııım, çok gözümden düştün haberin ola...

27 Ağustos 2010 Cuma

Coming Soon - Big 4

Sonisferi kaçırdım diye üzülenler!!! Müjde!!!

Metal müziğin 4 devi Metallica, Slayer, Megadeth ve Anthrax'ın Bulgaristan Sonisfer'inde verdikleri konserler DVD olarak çok yakında korsan dvd'cinizde... Israrla isteyiniz!!!!

2 disklik DVD haricinde bir de blu-ray olarak deluxe set yapmışlar ki, yüksek çözünürlüklü olmasının yanı sıra Big 4 penası, posterler, CD, 24 sayfalık kartonet vs gibi promosyon ıvır zıvırlarıyla doluymuş... Avrupa'nın başka yerlerinde verdikleri konserlerden görüntüler ve sahne arkası mambo jamboları da varmış... 

Bu konuda son sözüm, Demaio'dan gelsin: "Bu festivale dört büyük grup geldi diyoğğlar.... SSSiiiektir oğrdan!"




26 Ağustos 2010 Perşembe

Taze çıktı: Ozzy Ozbourne - Life Won't Wait

Ozzy'nin yeni çıkan albümü "Scream"in ilk video klibi... Buyrun sıcak sıcak... Bu arada Ozzy'nin 30 Eylül'de Kuruçeşme'deki konserini hatırlatmama gerek yok sanırım...

PS: Videonun başındaki saçmalık için kusura bakmayın, ekmek parası diye reklam koyuvermişler, ben de sinir oluyorum böyle şeylere ama :((


13 Ağustos 2010 Cuma

İşler kesat!!


Biliyorum, yazmayalı baya oldu... Kabul biraz benim tembelliğim ama bu tembelliği aşmamı sağlayıp beni heyecanlandıracak bişilerin olmayışıdır esas neden... 15 gündür yazıcak bişiler arayıp duruyorum ama "tık" yok...

Herkes sıcaktan bayılmış sanırım, kimsede albüm yapçak, konser vercek hal yok heralde... Neyse aslında bugün de öyle pek bahsetmeye değicek şeyler yok ama dükkanı boş bırakmak da olmaz diyerekten oyalama maksatlı ıvır zıvırlarla karşınızdayım... 

Bunlar da NME'den çalıntıdır zaten... 

Buyrun:

* Morrissey "Everyday Is Like Sunday" albümünü re-master edip yeniden yayınlayacakmış.

* Elvis Costello'nun Ekim'de yayınlayacağı yeni albümünün adı "National Ransom" olucakmış.

* George Micheal, uyuşturucu etkisi altında araç kullanmakla suçlanmış.

* Kylie Minogue'un şarkılarını yazan Mike Stock, Lady Gaga'dan olsa olsa "pole-dancer" olur demiş... Direk dansçısı yani... 

* The Ting Tings, Calvin Harris'le ortak bir single yapacakmış. 

* Robbie Williams'ın "Türk kızı" Ayda'yla evlendiğini duymayan kalmamıştır heralde... 

* Emo-teen grubu My Chemical Romance, yeni albümünü tamamlamış... 

Amaaaannn, neyse işte bu kadar, sırf boş geçmiyim diye beyninizi böyle saçmalıklarla daha fazla meşgul etmek istemiyorum... 


5 Ağustos 2010 Perşembe

Dedikodular

* Tom Jones, Lady Gaga'yla çalışmak istediğini söylemiş. 

* Weezer'ın yeni albümün ismi "Hurley" olacakmış... 3 tane "Weezer" adlı albüm yaptıktan sonra sonunda albümlerine bi isim bulmayı başarmışlar, afferim!!!

* Kings of Leon'un Ekim'de çıkacak yeni albümünün ismi "Come Around Sundown" olucakmış... Bana "Eylülde Gel"i hatırlatmadı değil hani... 

*Beach Boys, Katy Perry'i mahkemeye vermiş... Sebep, Perry'nin "California Gurls" şarkısında, Beach Boys'un "California Girls" şarkısından "esinlenmiş" olması...

* Amaniiiinnnn... Lily Allen hamileymişş :)) 

* Wyclef Jean, harbiden Haiti başkanlık seçimlerinde aday olucakmış... İbrahim Tatlıses derdine yansın artık...

* Black Eyed Peas'den will.i.am, Michael Jackson'ın yeni albümünün yayınlanması saygısızlık olur demiş... Adam haklı beyler, bari mezarda sömürmeyin lan herifi... 

* Kanye West'in twitter'da takip etmek için seçtiği tek hayranı 19 yaşındaki Steven Holmes, aslında West'in o kadar da sıkı bir hayranı olmadığını hatta müziğini fln da sevmediğini açıklamış... Bu arada arkadaş, Twitter'da takipçi patlaması yaşarken tv ve gastelere de bissürü röportaj vermişşş... 

* Katy Perry, Singapur'da bir gökdelenin terasındaki havuzda basın toplantısı yapmış. Sorusunu havuza atlamadan soran gastecilerin sorularını da yanıtlamıycam demiş... Şımarık şıllık!!

* Eminem, "meşhur insanlar bağımlılık yapabilecek ilaç reçetelerine çok kolay ulaşabiliyor" buyurmuş. İçme kardeşim, eşşek misin ya? 

* Morrissey, İngiltere Kraliçesi'nden şu komik kılıklı askerlerin "kürk şapka" takmasını yasaklamasını istemiş... Aynı Morrissey, Katy Perry'e de Russell Brand'le evlenme demiş... 

* Lady Gaga, arada sırada kokain çaktığını itiraf etmiş. Yersen...

* İngiltere'deki Sonisphere'e katılan Soulfly'ın solisti Max Cavalera, "walla bizi kimse izlemez diyoduk ama gene izlediler sağolsunlar" demiş... 

* Good Charlotte üyelerinin en büyük fantazisi jöleye bulanmış bikinili kızlarla güreşmekmiş... 

* Alicia Keys evlenmiş, düğüne Bono ve Queen Latifah da gelmiş... 

* İngiltere'deki Sonisphere'de Iron Maiden "dünyayı metal yönetmeli" buyurmuş... 

* Animal Collective'den Avey Tare, solo albüm yapıcakmış. 

Taze çıktı - Arcade Fire - The Suburbs



Kanadalı indii grubu Arcade Fire'ın yeni albümü "The Suburbs" çıktı sayın seyirciler... 

Grup, albüm için hiç bi masraftan kaçınmamış ve tam 8 farklı kapak tasarımı yapmışlar... 

Albümü dinlemek için tıklayın... 

Kezban Aguilera

Selam millet, I'm baaaccckk :))) Gerçi tatil dönüşü hiç o kadar heyecanlı olmuyor ama neyse :)) 

Daha önce de bahsettiğim üzere geçtiğimiz hafta Foça Rock Tatili'ndeydim, bir önceki seneye kıyasla maalesef hayal kırıklığıydı. Hem katılım çok azdı, hem de sahne alan gruplar tatsızdı. Bunda geçen seneki kadronun hemen hemen aynen bu sene de olması etkili olabilir... 

Bunla ilgili ayrıntılı değerlendirmeyi daha sonraya bırakıyorum, şimdi uzun uzun yazıcak kadar vaktim yok maalesef... 

Neyse, efendim her güzide genç kızımız gibi sonunda Christina Aguilera da artizliğe soyunmuş... "Bionic" adlı yeni albümünden hava gazını bol bol yiyen Xtina, şansını bir de beyaz perdede denemek istemiş. İstemiş ama bana kalırsa yine avcunu yalamakla yetinecek zira, aşağıdaki trailer'da izleyebileceğiniz üzere film pek de öyle parlak bişi değil. 

Her yılbaşı televizyonların garantili erotik filmi "Showgirl"ü andırıyor. Benzerlerini Yeşilçam tv'de bol bol bulabilirsiniz bu kezban filmlerinin...  Klasik, evden kaçıp artiz olmak üzere LA'ye giden köylü kız ve garson olarak başladığı kulüpte assolistliğe kadar giden bir so-called "success-story". 

Öff yazarken bile sıkıldım... Buyrun izleyin!! Haaaa, bir de filmde Cher de var... Evlerden ırak hahahha :))

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Yihuuu!!! Tatilllll

Selam millet!!! Bugün çok mutluyum çünküüüüü tatile gidiyorum :)))))

Ama hiç merak etmeyin, görev bilincim tamamen yerinde... Tatilde de olsam, hem ziyaret hem ticaret diyerek sizlere Foça Rock Tatili'nden son dakika gelişmelerini bildiriciiiyym... Umarım geçen yılki gibi kum fırtınaları içinde kalmayız..

Spoiler isteyenler için program ana hatlarıyla şöyle:

Çarşamba: UDO, Kurban, Çilekeş 
Perşembe: W.A.S.P., Primal Fear, Asena Özçetin
Cuma: Erkin Koray, Hayko Cepkin, Moğollar
Cumartesi: Duman, Yüksek Sadakat, Baba Zula
Pazar: Manga, Ogün Sanlısoy, Oi Va Voi

Deniz, çakıl taşları, güneş, rüzgar ve toz fırtınaları beni bekler :)))

Takipte kalın!!! 

25 Temmuz 2010 Pazar

Dedikodular - 3

Yaklaşık 3 haftadır cumartesi günleri bir Allahın kulunun bakmadığı bloguma bu cumartesi tam 52 kişi gelmiş... Emeği geçen herkese çok teşekkürler :))) Burdan çıkardığım sonuç ilginizi çeken şeyin, -ne kadar geçerli bilmiyorum ama- son iki seferdir "özet geç lan piç" dediğim dedikodular olduğu... Bu yüzden daha sık yer vermeye karar verdim bu bölüme... Ama arada kendimi mööhim bi insanmışım gibi hissedeceğim uzuuuun yazılar da yazıcam kusura bakmayın :)))

Buyrun özetler: 

* Son dakka gelişmesi olarak da verdiğim üzere Almanya'da düzenlenen Love Parade festivalinde yaşanan izdihamda 19 kişi ölmüş, 340 kişi yaralanmış...

* Ahahahha -bu süper- Kings of Leon, basçının ağzına güvercinler sıçınca Missouri'deki konserlerini yarıda kesmek zorunda kalmış... 

* Bir önceki dedikodularda verdiğim üzere Elvis'in otopsi aletleri açık arttırmaya sunulacaktı, bu duruma çok tepki gelince vazgeçmişler... isabet olmuş.

* The Smiths'in gitaristi Johnny Marr, "Meat is Murder" şarkıları sayesinde insanların vejeteryan olmasını sağlamalarından gurur duyuyormuş...

* Spice Girls, dannndik ötesi filmleri "Spice World"ün devam filmi çekilecek haberlerini yalanlamışşş.. Şükür allaaama...

* U2 mu, Juventus mu? olayından U2 galip çıkmış... Aynı sahada yapılacak olan Juventus'un maçıyla U2 konseri çakışınca ertelenen Juventus maçı olmuş... Bono sana çok pis kılım...

* Eminem, çocuklarının kendisinden utanç duymasından çok korkuyormuş ve zaman zaman eskiden yaşadığı fakir mahalleye gidip, nerden geldiğini hatırlamaya çalışıyormuş...

* Jonas Brothers'tan Nick Jonas, pizzacıdan kalp şeklinde pizza sipariş etmiş... hahahah gerzek...

* Paul Stanley, "Ben olmasam da, Kiss bensiz devam edebilir" demişş... 

Son Dakika!!

Almanya'nın Duisburg kentinde yapılan elektronik müzik festivali Love Parade'de yaşanan izdiham sonucu 19 kişi ezilerek hayatını kaybetti. 340 kişi de yaralandı. 

Bu yıl, eski bir tren garında düzenlenen festivalde, alana ulaşmak için geçilmesi gereken tünelde sıkışan ve havasız kalan seyirciler, paniğe kapılınca izdiham yaşanmış.

İşin acaip yanı, bütün bunlar yaşanırken festival komitesi, insanlar daha fazla paniğe kapılmasın (!) diye hiç bir şey olmamış gibi festivali devam ettirmişler... Bir de festivalin önümüzdeki sene başka bir yerde yapılacağını açıklayarak tek merak konusu olan noktaya da açıklık getirmişler... 

Çok feci bir olay, umarım sorumlular hakkettikleri cezayı alırlar ve bir daha böyle bir olay yaşanmaz. 

23 Temmuz 2010 Cuma

Dedikodular part 2

Sıcaktan ve can sıkıntısından olsa gerek yine canım bişiler yazmak istemiyor o yüzden dedikoduların 2. bölümüyle karşınızdayım...

* Katy Perry, yeni albümünün kapağında çırılçıplak poz vermiş ama annesi kızıcak diye de korkuyormuş. Ayrıca albüm pamuk şeker gibi kokucakmış...

* Lady Gaga, The Fame Monster turnesi için 1 yılda dünyayı 5 kez dolaşmaya yetecek kadar yol yapmış.

* Tom Jones'un 70 yaşına girdiği için yeniden ehliyet sınavına girip göz muayenesinden geçmesi gerekiyormuş. 

* Billy Corgan, Tampa / Florida'da çarşamba akşamı verdikleri konserde birdenbire fenalaşıp bayılmış...

* Aerosmith gitaristi Joe Perry, geçirdiği motosiklet kazası sonrasında "tekerlekli sandalyede konser verme" fikri kafamdan çıkmıyor demiş...

* Robbie Williams, 25 şarkısını bir karaoke oyununa satmış...

* Beatles'ın kullandığı bir piano, açık arttırmada 300,000 dolara satışa çıkarılmış...

* Amy Adams, Janis Joplin'in hayatını anlatan filmde Joplin'i oynayacakmış...

* Elvis Presley'in otopsisinde kullanılan aletler de açık arttırmada satışa çıkıcakmış... ohaa diyorum

22 Temmuz 2010 Perşembe

Son dedikodular

Bugün canım pek yazmak istemiyor o yüzden kısa dedikodularla özet geçiyorum...

* Geçen aylarda Bono'nun belinden sakatlanması, sigorta şirketine tam 11 milyon dolara patlamış. 

* Madonna'nın Londra'daki ev partisini, çok gürültü olduğu gerekçesiyle zabıtalar basmış... 

* Lindsay Lohan'ın hapse girmesi üzerine Amy Winehouse, gözyaşlarına boğulmuş... 

* Beach Boys, grubun 50. yıldönümü için yeniden bir araya gelip bir konser vericeklermiş... 

* Ice-T denen rapçi, emniyet kemerini takmadığı için tutuklanmış!!!

* Lil Wayne'i hapisten çıkınca ödemesi gereken 1,13 milyon dolarlık vergi borcu bekliyormuş...

* Justin Bieber, (adını hep duysam da kim olduğunu bilmiyorum), YouTube'ta Lady Gaga'dan daha çok izlenmiş...

* Klaxons, son albümlerini tamamla(ya)madan önce, müziği bırakmayı düşünmüşler...

* Lars Ulrich, "Some Kind of Monster filmi son derece salakçaydı" demiş... 

* 50 Cent'in Brezilya konserinde sahnede Ronaldinho da varmış.. 

* Blur'den Dave Rowntree hukuk fakültesine girmiş, avukat olcakmışş... 

*  Simply Red'in eski gitaristlerinden Sylvan Richardson, Liverpool'un kadrolu masörü olmuş...

daha da var ama, sıkıldım... Keyfim yok bugün... Satürndendir diyorum :(


21 Temmuz 2010 Çarşamba

Taze çıktı: Sheryl Crow

Country şarkıcısı Sheryl Crow'un son albümü "100 Miles from Memphis" dün yayınlandı. 

Albümü henüz tam olarak dinleme fırsatım olmasa da dinleyen uzmanlar Crow'un bu albümde klasik country/pop-rock tarzından çıkıp, blue-eyed soul denen beyazların yaptığı soul-reggae tarzını denediğini söylüyorlar. 

Bu arada, okuduğum birkaç değerlendirme yazısı da, Crow'un "iyi iş çıkardığı" yönünde.  Keith Richards, Justin Timberlake ve Citizen Cope'un da konuk sanatçı olarak yer aldığı albümde cover'lar da var... 

Dinleyen varsa yorumlarını alabiliriz.. 



20 Temmuz 2010 Salı

Biraz da gerçekleri duymak ister misiniz?

Geçtiğimiz cuma akşamı Caz Festivali kapsamında Açıkhava'da Grace Jones vardı... Seal mı, Jones mu derken tura Jones'u gösterdi, akreditasyonu kaçırdığım için en ucuzundan 68 lira bayılıp Açıkhava'nın yolunu tuttum. 

Üstünden 5 gün geçtiği için konser hakkında düzülen methiyeleri okumuşsunuzdur... "Ay sahnesi muhteşem, ay çok çılgın bi şovdu gerçekten, o popo ne öyle, ay bu kadın 62 yaşında" vs. vs... Bol bol yağlama okumuşsunuzdur, şimdi biraz da güney yarıküreden bakalım... 

Birincisi, konser tam 45 dakka geç başladı. Ben bu konularda tahammülü olan biri değilim, "dünya starıyım ben" kaprislerine de dayanamam... Açıkçası senin kaç tane hayranın olduğu, bankada kaç paran olduğu vs beni zerre kadar ilgilendirmiyor. Ben oraya güzel bir yaz akşamında -ki yaz akşamları açıkhavaya bayılırım- iyi müzik, iyi şov izlemeye, kısaca hoş vakit geçirmeye geldim. Senin bir taraflarını yalamaya inan hiç niyetim yok... 

Neyse 45 dakkalık gecikmeden sonra, egolarının yeterince okşandığına kanaat getirmiş olsa gerek, hanfendi sahneye teşrif ettiler... Dürüst olmak gerekirse ben zaten Jones'un müziğini sevmem, bütün şarkıları aynı tondan ve tekdüze gelir. Konser de aynı monotonluktaydı ne yazık ki... 

Jones'un zaten sesi pek kuvvetli değil. Sesinin ton olarak değişik olduğu kabul edilebilir ama Jones'un "şan" yeteneği yerlerde... Tek bir oktavın dışına çıkamadığı gibi, şarkılara ruhunu da katmadan hepsini aynı tekdüzelikte söyledi... -Ama ne de olsa o bir amazooon, divaaaa di mi??? Yemezler canım... 

Şimdi gelelim esas meseleye... Herkes Jones'un konserde muhteşem şovlar yapmasını, uçuk kostümlerle çılgın atmasını fln bekliyordu. Ben açıkçası konser sonrası yazılanları okuyuca şok oldum, çünkü herkes Jones'un muhteşem kostümlerinden bahsediyordu. Ya, beni asıl sinirlendiren de bu ezbere konuşmalar... Gerçekten yazılanları okuyunca "yanlış konsere mi gittim lan" diye düşündürücek kadar ezberden yazılmıştı yorumlar... Arkadaşlar, Jones sahnede tam bir RE-ZA-LET... 

En çok konuşulan konu olduğçün kostümlerden başlayalım, arkadaşım çok afedersin kıçına tanga giydin diye seks ikonu vs. olmuyorsun... Ki Jones bu konuda gerçekten başarılı olmuş bir isim, açıkçası ben çok daha "klas" bir duruş bekliyordum. Yaşının ilerlemişliğine ve genetiğine güvenerek böyle kolaya kaçmamalıydı, bana en hafif deyimiyle "bayağı" geldi. Bu tip ucuz "sex-sells" numaralarına kostüm değiştirirken söylediği "bana emicek bişiler verin" tarzı şeyleri ya da yaptığı orgazm taklidini de -ki bu konuda gerçekten çoookk kötü, eğer sevişirken de böyle yapıyorsa çok fena- ekleyebiliriz. 

Kostümlerden devam edicek olursak, Jones aslında o kadar da çok kostüm değiştirmedi, sadece her şarkıda içeri gidip mayosunun üzerine bir pelerin, farklı bir şapka, kukuleta fln taktı ki, insanlar artık bunları yapmak için sahne arkasına gidip zaman bile kaybetmiyor, illüzyonist gibi sahnede değişiveriyorlar, hem de siz farkına bile varmadan... 

Jones'un sahne performansının kötülüğü bunlarla da kalmıyor. Jones, egosunu o kadar şişirmiş ki, sahnede kendinden başka bir sineğin bile canlılık belirtisi göstermesine izin vermiyor. Evet, o akşam sahnede en az 10 müzisyen vardı ama inanın yerlerinden bile kıpırdayamadılar. Programlanmış robot gibi, yaptıkları müziği yaşayamadan çaldılar ve yalandan bir teşekkürle geldikleri yere döndüler... Ama zaten yeterince ilgi görmediği için televizyon programında adam döven bir kadından başka türlü bir duruş da beklenmezdi... Benim o akşam sahnede tek gördüğüm, Jones'un egosunu ve bencilliğini kendine değer veren insanların üzerine nasıl kustuğuydu

Gelgelelim, eğer sahnede tek başınıza, bütün ilginin odağı olmak istiyorsanız, o tek başınıza durduğunuz sahneyi doldurabilmeniz gerekir... Şarkı söylemeyi ve dans etmeyi becerememesi bir yana alakasız bir şarkıda, alakasız bir zamanlamayla "konsept" denen şeyden tamamen kopuk bir şekilde -sırf yapabildiğinizi göstermek adına- hulahup çevirmek benim için "sahne şovu" değildir. Bu misafir geldiğinde tüm marifetlerini göstermek için kırk takla atan, bağıra çağıra şiir okuyan, zorla şarkısını dinlettiren şımarık kız çocuklarınınkinden farklı bir duruş değil... Bir de tavşan çıkarsaydın bari... 

Bu konser, ne yazık ki beni yine aynı sonuca götürüyor. Andy Warhol'un merkezinde olduğu pop-culture tayfasının "görüntü var, ses yok" tavrından nefret ediyorum, ne yazık ki bugünün "sanat" işlerinin büyük çoğunluğu da bu kategoriye giriyor: Bana parıltılı ve görkemli bişeyler gösterdiğin sürece ne olduğun, ne yaptığın umrumda değil, ışıltın gözlerimi ve zihnimi kör etsin yeter... 

Bana yetmez ama... 

Yok öyle beleşe müzikkk

Amerikalı rock grubu Sinch, yeni albümleri için bir kampanya başlattı: "Pamuk eller cebe". 

1995'ten 2002'ye kadar kendi çabalarıyla demo ve albümler yayınlayan grup, 2002'de Roadrunner Records'la anlaşma imzalayıp ilk "gerçek" albümleri "Sinch"i yayınladı ve tüm dünyada 100,000'in üzerinde sattı. Gelgelelim Roadrunner ne rock ne metal kategorisine girmediği için grubu nasıl pazarlayacağını bulduramayıp -hey sadece 'müzik' demeye ne dersiniz?- anlaşmayı iptal edince grup, bağımsız plak şirketi Rock Ridge'ten ikinci albümleri "Cleansing the Chanel"ı çıkardı. 

Bu albümleri de hatırı sayılır bir başarı elde etse de Sinch, yeni albümlerini hiç bir plak şirketine boyun eğmeden çıkarmaya karar verdi ve topu dinleyicilerine attı. Yeni albümlerinin masrafı için 20,000 dolar hedef koyan Sinch, dinleyicilerinden topladığı bağışlara güveniyor... Ama merak etmeyin paranızın karşılığını alacaksınız, şöyle ki;

10 dolara - albümün dijital versiyonuna,
25 dolara - albümün hem dijital hem CD versiyonuna,
50 dolara - albümün dijital versiyonuna, imzalı CD ve postere,
100 dolara - yukarıdakilerin yanı sıra özel üretim tişört ve dev postere,
500 dolara - yukarıdakilerin yanı sıra albüm kayıt sürecinin belgeseline sahip olabilir ve grup elemanlarının size bizzat telefon ederek teşekkür etmesini sağlayabilirsiniz. 

Yok "benim param bok, sınıf atladım ben" diyosanız 5,000 doları bastırıp adınızı albüme "prodüktör" olarak da yazdırabilirsiniz... 

İlgilenen varsa pamuk eller burayaa...

Sinch kim la? diyen varsa da aşağıya... 



Sinch - Something More from Daniel McFarland on Vimeo.


"Hepiniz malsınız olm"

"İmaj herşeydir" 

Evet, maalesef öyle... Bir önceki Oasis yazımda da bahsettiğim gibi, yaptığınız şeyin "içi"nin hiç bir önemi yok... Hatta ne kadar boş olursa o kadar el üstünde tutulursunuz... 

İşte buna en son örnek... Biraz uzun bi hikaye... İskoçya'nın Dundee kentinde kendilerince rap yapıp next-Eminem olmaya çalışan iki genç arkadaş bu olayın kahramanı... Gavin Bain ve Billy Boyd. 

Bu arkadaşlar yıllarca kendi aksanlarında rap yapıp, türlü yarışmalara katılıp, türlü şirketlere başvurup her seferinde linç edilip taşlanmanın kıyısından dönmüş, "loser" tabir edilen itilip-kakılmış klasmanında demir atmış iki genç. Bakmışlar ki bu iş böyle olmıycak, kendilerine yeni takma isimler ve yeni bir hikaye uydurmuşlar. Bain, Brains McLoud olmuş; Boyd da Silibil. Aslen Kaliforniyalı olduklarını, okuldan atılınca İskoçya'ya tatile geldiklerini ama paraları bittiği için mahsur kaldıklarını, para biriktirip Amerika'ya geri dönebilmek için rap yapmaya başladıklarını anlatmaya başlamışlar... Tabi daha önce milletin burun kıvırdığı şarkılarını da virgülüne dokunmadan aynen -ancak bu sefer Amerikan aksanıyla- söylemeye devam etmişler....

Sonuç ne dersiniz? Sony ile 350,000 poundluk bir anlaşma ve hemen arkasından gelen 3 albüm... İkili şarkılarında hep gerçek kimliklerine ve çevirdikleri dolaba ilişkin ipuçları koymuşlar -hepiniz malsınız diye- ama ipin ucu Eminem ve D-12'nin İngiltere turnesinde kaçmış... Zira çakal rapçilerimiz, İskoçya'da herkese Eminem ve D-12'nin kankaları olduklarını söylüyorlarmış... Menajerleri de Eminem ve D-12'nin turnesinde öngrup olacaklarını söyleyince elleri ayaklarına dolanmış... Gelgelelim battı balık yan gider deyu, turne zamanı Eminem ve D-12'yle çok afedersiniz enseye şaplak göte parmak takılmaya başlamışlar, Eminem'le D-12 de "noooluyo lann" demeyip, aynı şekilde karşılık verince kimse duruma uyanmamış... 

İkili MTV'nin TRL programına çıkınca, aslında İskoç oldukları dedikodusu internet hayran sitelerinde konuşulmaya başlanmış ve kahramanlarımız alelacele siteyi kapatıp olayın üstünü örtmüş. 

Gelgelelim saçma bir hırsla aslında dalga geçmek amaçlı oynadıkları bu oyun gitgide ikilinin boyunu aşmaya başlamış. Zamanla popülerlikleri artıp işin içine büyüüüük büyüüüüük paralar girince, gerçeği açıklama işi de suya yatmaya başlamış, tabii zaman geçtikçe gerginlikleri de büyük kavgalara dönüşmeye başlamış. En sonunda Boyd, grubu bırakıp kız arkadaşıyla evlenmek üzere İskoçya'ya geri dönmüş. Albüm anlaşmalarının da böylece yatması üzerine Baid, tek başına bir süre daha takılmaya çalışsa da alkol ve uyuşturucu çamurunda debelenmeye başlamış.

Müziği bırakmak zorunda kalan Baid, eskortluk, ayakkabı satıcılığı gibi değişik işlerde çalışırken bile; kendini, yarattığı Amerikalı karakterin etkisinden kurtaramadığını, hala onun gibi davrandığını, aslında "o" olmanın kendisi olmaktan daha fayda sağladığını söylüyor. Bir süre müzikten uzak kalan Baid, sonunda kendini biraz toparlayıp "ayık" kalmayı başarınca yeni grubu "Hopeless Heroic"le yeniden sahnelere dönmüşş.. Bu kez kendisi olarak... 

Kıssadan hisse... 

Bir egomanyak daha...

Bugünlerde şunu farkettim ki yaptığınız iş ne kadar boş olursa, hayranlarınız o kadar çok oluyor, haliyle egonuz da o kadar çok şişiyor. Açıkhavada'ki Grace Jones faciasından sonra -ki bu konuda izlenimlerimi şu lanet tembellikten kurtulur kurtulmaz yazıcam, valla bak- uyuz Gallagher kardeşlerden Liam çıktı bir de başımıza... 

Malumunuz egoları dünyalara sığmayan kardeşler en sonunda geçen yıl kabağı kırıp, kavga dövüş ayrılmışlar, bir daha birbirlerini görmek istemediklerini söylemişlerdi.

Şimdi Liam efendi yeni bir grup kurmuş, adı da: Beady Eye -meali boncuk gözlü hahahahha :)))  Ma-viiii ma-viiii masmaviiiii, gözleriee bonncuhh maviieee

Neyse Liam amca hala kardeşine olan kıllığını atamamış üstünden ki şöyle bi açıklama yapmış: "Oasis'ten çok daha büyük bir iş olucak. Kendimden ve müziğimden o kadar eminim ki... O denyo Noel de en 'fucking' kısa zamanda sürünerek geri gelicek. Kendini lider sanıyodu, her boku kendi yaptığını sanıyodu ama o grubu da ben başlatmıştım zaten, Oasis benim uleeynn."

Abinin kuyruk acısı burada da bitmiyor, yeppisyemi grubuyla kaydettiği albümün 3/4 tamamlandığını söyleyen Liam, tarzının da Oasis'in yaptığı gibi dandik "pop" değil, döşü gıllı rock'n roll olacağını iddia etmiş. 

Gülemiyorum bile... 




19 Temmuz 2010 Pazartesi

Zeytinli Rock Festivali - 2010

Zeytinli line-up'ına son olarak Therapy? ve Gripin de eklenmiş. Maalesef hemen öncesinde Foça Rock Tatili'ne gideceğim için Zeytinli'yi pas geçmek zorunda kalıcam ama gitmek isteyenler için afişi aşağıda... 

Bir de bu hafta sonu gittiğim 3 konser ve 1 düğünden izlenimlerimi gün içinde aktarmayı düşünüyorum ama önce iş tabi :))) 


16 Temmuz 2010 Cuma

Kürrkkçü dükkanı iftiharla sunarr


Az önce aldığım bi habere göre artiz Robbie Williams, eski grubu Take That'e geri dönmüşşş..

Birkaç yıl önce, eski grubu Take That, Robbie Williams'ı tekrar gruba katılmaya davet edince sevgili Robbieeciğmiz pek bi artizlik yapmıştı...

Hatta çocuklara baştan ümit vermiş, o gariplerim de "Robbie geri dönüyooo oleyyy" diye sevinip gastelere konuşunca Robbieeecik "yoeekk laaynn, ne işim olur heheee" tarzı bişiler söylemiştiii... 

Gelgelelim, keser döner sap döner, gün olur devran döner demişler Robbie efendi... Sen de böyle kürrkkçü dükkanına dönersin...

Ben olsam hayatta geri almam ama, onlar da haklı ekmek parası hahahah :)



Emeğe saygı beyler!!!

Vampire Weekend'i pek sevmem, yani öyle aklımda yer etmiş bi grup değildir benim için... Ama bu albümün kapağını acaip beğenmiştim... Kapaktaki ablanın çok dikkat çekici bi havası var diye heralde... 

Şimdi bu ablamız, kendisi Ann Kirsten Kennis olur, eski bir modelmiş, bu fotoğraf da taaaa 1983 yılında, ben portakalda vitaminken çekilmişşş... 

Gelgelelim pek sevgili innndiiee grubumuz ve onların pek sevgili plak şirketleri XL Recordings, Kristen ablamızın hışmına uğramış ve kendilerini soğuk adliye koridorlarında buluvermişler... Sebep?? Meğersem bu fotoğrafı kullanmak için ne bir telif ödenmiiiş, parayı pulu geçtim, ne de izin alınmıışş... İzni de geçtim, insan bi haber verir yahu di mi? Yok onu da vermemişlerrr... Şimdi ablamız 2 milyon dolarcık tazminat istiyorsa hakkı değil mi????

Ayıp ayıp, cık cık cık.... 

Eymi Şarapevi


Amy Winehouse, önceki gün katıldığı "Psychosis" filminin galasında -ki filmin yönetmeni Amy'nin yeni manitası olur- yeni albümünün bu yıl sonunda çıkıcağını söylemişşş... Hatta yeni albümünün "Back To Black"e çok benzediğini, hemen hemen aynı şeyler olduğunu söylemiiişşşş...

Amy'nin daha önce peeeekkk çok kere aynı şeyleri söylediğini düşününce pek inanasım gelmiyorrr açıkçası benim... Hem daha geçen gün prodüktörü Mark Ronson, Amy'nin yeni şarkı fln yapmadığını, ama eğer başarabilip de 10 şarkıyı tamamlarsa hemen stüdyoya koşacaklarını söylemişti... Artık hangisi doğru söylüyor 6 ay içinde görürüz... 

Bu arada geçen hafta Amy, Mark Ronson'un grubuyla uzuuuuunn bi  aradan sonra sahne almış ama nerdeyse bütün dünyanın ezbere bildiği "Valerie"nin sözlerini unutmuştu..

Şimdilik bu kadarrrr


15 Temmuz 2010 Perşembe

Coming Soon: Iron Maiden




Iron Maiden'ın yeni albümü "The Final Frontier" 16 Ağustos'ta yayınlanıyor. 

Albümün ilk klibi de "The Final Frontier" şarkısına çekilmiş.... Çekenlerse "Lost in Space", "Gladiator" ve "Black Hawk Down" filmlerinin görsel efektlerini yapan Darkside Animations'mış.

Klipte Iron Maiden'ın maskotu Eddie'nin yıllar önce uzayda kaybolan ikiz kardeşi de oynamış hehehe :)) 

Çılgın uzay macerasını izlemek isteyenler burayaaaa!!!!




Yavrum, düşersin demedim mi???

Pink'in tavandan sarkarak dolana dolana yaptığı sahne şovlarını heralde herkes görmüştür. Görmeyenler için bir örneği yanda :))

Neyse ben bu ablamızı bu pozlarda izlerken hep yüreğim ağzıma gelirdi, sonunda korkulan olmuş efendim... Ablamız dün akşam Nürnberg konseri sırasında dengesini kaybedince alttaki barikatların üstüne düşmüşşş...

Neyse hemen apar topar ambulansa atıp hastaneye yetiştirmişler, röntgen möntgen derken, kırık çıkık fln bişi yokmuş, ucuz atlatmışşşş... 

Hafiften bi morluk vardır ama bence... 

This just innnnn...  BU da videosu 

A-a-a Ace of Base???

Eskideeenn, çççoooookkk eskiden internetleri geçtim daha CD'ler bilem yokken, radyodan kaset çekme zamanlarında, ilk kasede çektiğim yabancı şarkıydı "All That She Wants"...

Şimdi duydum ki efendim, "All That She Wants" ve "Happy Nation" hitlerinin sahibi Ace of Base, küllerinden doğmaya karar vermiiişşşşş... Gelgelelim, bu külden doğma işi biraz riskli bişi olduğçün, yükselirken safra atmışlar, Malin "Linn" Berggren ve Jenny Berggren kardeşleri şutlayıp, yerlerine "Clara" ve "Julia" isimli yawwruları almışlar... E tabi, gençler, enerjixler, hafifler fln... Yoksa yandaki "lezzziz" pozla kısa yoldan uççma gibi bi niyetleri yok,  haşşaaaa....

Bu kızcaaazlardan Clara olanı İsveç pop star yarışmasından bulmuşlar. Ötekinin menşei belli değil... Neyse, grup yeni albümlerini Ekim'de çıkartıyormuş. "Mr. Replay" adlı internete sızan ilk şarkıyı dinleyenler, eski günlerdeki şarkılara benzediğini söylüyor, ben dinlemedim şahsen bilemiyciiimmm.. 

Albümün ilk official single'ı "All For You" ise 16 Temmuz'da İngiltere'de radyolara dağıtılacakmışşş efenimmmm... 

Müjde müjde sizeee... Pink Floyd'tan müjde sizeee

  Geçtiğimiz günlerde bir yardım konserinde Roger Waters ve David Gilmour bir araya gelip, 4 şarkı çalmışlardı. Ayrıntıları buradan okuyabilirsiniz.

Tabi herkesin kafasında "bi daha, bi daha" nakaratı çalmaya başladı. Bunun üzerine Roger abimiz müjdeyi patlattı efendim: 15 Eylül'de başlayacak olan "The Wall" turnesinin henüz belli olmayan bir konserinde David benle birlikte sahne alacak..."

Tabi 15 Eylül'e kadar kim öle kim kala ama umut fakirin ekmeği be gülüm... 

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Kıçınızı kaldırın!!

Kid Rock'ın üzerinde "Sansür na-Amerikandır" yazan bu tişörtünü görünce aklım doğal olarak memleketimizin vahim durumuna kaydı...

Malumunuz internette artık kafanızı sokacak bir site bulmak,  çölde su bulmaktan zor hale geldi... Hele hele en son bomba olarak, Diyanet'e de "doğru bulmadığı" siteleri kafadan kapattırma hakkı verilmesiyle eşşşeğin poposuna son damla da kaçırılmak üzere...  

Kid Rock'ın bad-ass hallerini ezelden beridir severdim, böyle şeyler yapınca daha da seviyorum kendisini.. Tek bir eksiği var -hayır, o değil-  "un-American" yerine "in-human"ı tercih ederdim... 

Neyse Kid Rock'ı bir kenara bırakacak olursak, bu cumartesi 17 Temmuz'da, saat 17:00'de Taksim Galatasaray Lisesi önünde "Sansüre Hayır" yürüyüşü yapılacak... Çok yakın bir gelecekte boğazınıza ot tıkanmasını istemiyorsanız, kıçınızı kaldırın, ağzınızı açın ve sesinizi çıkartın!!!

Yihhuuu!! Buckcherry

Buckcherry'i acccaaaip severim, beni çok feci eğlendirebilen nadir gruplardandır kendileri... 3 Ağustos'ta yeni albümleri çıkıyormuş, ismi de "All Night Long"muş efenim... Hatta bu da, ilk single'larıymış... 


Coming not so soon: REM



Son anda aldığım bir bilgiye göre REM, yeni albümünün kayıtlarını tamamlamış. Albüm, 2011'in bahar aylarında yayınlanacakmış efendim... 

kisses... hahaha

Kupon yok, beklemek yok!!!!



Pek sevgili küççük pirensimiz Prince, 33. albümü "20Ten"i (-yazıyla tiventiten, omg yoksa yokkkssaa 2010 mu demek istemişşş??? vuuuuu, çok zekice gaddemit.. ) geçtiğimiz günlerde yayınladı... 

Albümü henüz dinlemedim ama yapılan bikaç yorumu okuyunca bir "iç güveysinden hallice" durumu var gibi görünüyor... Onlar da biraz eski günlerin hatrına yapılmış yorumlar gibi zaten... 

Neyse asıl mesele albüm değil, küççük pirensimizin albümü tanıtma-dağıtma yöntemi... Çılgın abimiz bu internetten beleş indirme olaylarına kafası atınca, albümü gazetelerin yanında beleşe verme yoluna gitmiş... 

İngiltere'de Daily Mirror ve Daily Record, Belçika'da Het Nieuwsblad ve De Gentenaar'la dağıtılan albüm 22 Temmuz'da Almanya'da Rolling Stone ve Fransa'da Courrier International'le birlikte verilecekmiş... 

Ah canım pirensim, sen böyle gastelerle beleşe dağıtınca o kızdığın internetlere düşmiycek mi o albümün??? Repleri unutmayalım beyler, emeğe saygı!!





Taze çıktı: Dark Night of the Soul


Bugün çıkan bir albüm de Gnarls Barkley'in Dangermouse'u ve alternatif rock grubu Sparklehorse'un bi dolu vokalist veee David Lynch'le birlikte hazırladığı "Dark Night of the Soul".

Açıkçası Sparklehorse'u daha önce dinlememiştim ve Dangermouse'u görünce Gnarls Barkley gibi synth-pop tarzı, elektronik altyapılı bişeyler bekliyordum,  ilk dinlememde biraz şaşırdım diyebilirim. O yüzden bir gün ara verip, kafamdaki beklentileri sildikten sonra tekrar dinledim ve albümün güzelliğinin farkına varabildim. 

Öncelikle albüm ismini İspanyol rahip "Saint John of the Cross"un yazdığı bir şiirden alıyor. Şiirin İngilizce çevirisini -ki bu arada Loreena McKennith bu şiiri İngilizce olarak "The Mask and Mirror" albümünde yorumlamıştı- aşağıya koydum. "Dark Night of the Soul", hemen hemen bütün dinlerde ruhun Tanrı'ya ulaşma yolunda bu dünyada çektiği acıları ifade eden bir terim... Zaten albümün genelinde de bir sufi kafası var...

Neyse gelelim bu albümü dikkate değer yapan şeylere... Albümde bir benim parmağım yok desem yeridir. Her şarkıya başka bir solist/grup eşlik etmiş... Bunlar kim derseniz: The Shins'ten James Mercer, The Flaming Lips, Super Fury Animals'tan Gruff Rhys, Grandaddy'den Jason Lytle, The Strokes'tan Julian Casablancas, Pixies'ten Frank Black, Iggy Pop, The Cardigans'tan Nina Persson, Suzanne Vega, Vic Chestnutt, David Lynch ve Scott Spillane... Üstelik bu arkadaşlar şarkıları seslendirmekle kalmıyorlar efendim, şarkıların yapım sürecinde de bizzat ter döküyorlar...

Albümün atraksiyonları bu kadarla da kalmıyor... Albümün kartoneti David Lynch'in çektiği fotoğraflardan oluşan bir albüm olarak hazırlanmış ancak bu özel albüm yalnızca 5000 adet basılmış. Sıradan insanların alacağı albümde ise büyük bir poster yer alıyormuş... 

Bu arada, albümün yayınlanmasıyla ilgili şöyle de bir olay varmış, anlatmadan geçemiyciiiimm.. Efendim şimdi bu albüm aslında 2009 yılında yayınlanmak üzere yola çıkılmış ancak sevgili Dangermouse'un daha önceden dağıtım için başka bir plak şirketiyle anlaşması olduğçün, EMI arıza çıkarmış. Bunun üzerine de fotoğraf albümüyle birlikte çıkan CD'lerin üzerinde şu yazıyormuş efenim: "Bu kitabın yanındaki bu CD'de müzik yoktur, kendisi boş. Artık naparsanız yapın..." Neyse ki bu sene EMI'yla öpüşüp barışmışlar da albüm "müzikli" olarak yayınlanabilmiş. 

Son olarak, albüm bu mart ayında hayatını kaybeden Sparklehorse'un frontman'i Mark Linkous ve 2009'da hayatını kaybeden Vic Chestnutt'a adanmış... RIP!

Bu da albümün adını aldığı şiirin İngilizce çevirisi:

On a dark night,
Kindled in love with yearnings
--oh, happy chance!--
I went forth without being observed,
My house being now at rest.

In darkness and secure,
By the secret ladder, disguised
--oh, happy chance!--
In darkness and in concealment,
My house being now at rest.

In the happy night,
In secret, when none saw me,
Nor I beheld aught,
Without light or guide,
save that which burned in my heart.

This light guided me
More surely than the light of noonday
To the place where he
(well I knew who!) was awaiting me
-- A place where none appeared.

Oh, night that guided me,
Oh, night more lovely than the dawn,
Oh, night that joined
Beloved with lover,
Lover transformed in the Beloved!

Upon my flowery breast,
Kept wholly for himself alone,
There he stayed sleeping,
and I caressed him,
And the fanning of the cedars made a breeze.

The breeze blew from the turret
As I parted his locks;
With his gentle hand
He wounded my neck
And caused all my senses to be suspended.

I remained, lost in oblivion;
My face I reclined on the Beloved.
All ceased and I abandoned myself,
Leaving my cares
forgotten among the lilies.

13 Temmuz 2010 Salı

Taze çıktı: Hellyeah - Stampede


Metal aleminin süper gruplarından Hellyeah (Mudvayne'den Chad Gray ve Greg Tribbett, Nothingface'ten Tom Maxwell, Damageplan'den Bob Zilla ve Pantera'dan Vinnie Paul)  ikinci albümü Stampede'yi bugün yayınladı... Albümün tamamını Grooveshark'tan dinlemek mümkün ama hem legal olsun hem benim olsun isterseniz, buradan mail adresinizi girerek, "Cowboy Way" şarkısını beleşe indirebiliyorsunuz... 

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Aradaki fark??


Ahahahahha.. Bu resmi görünce koptum, şu rapçilerin eşşşşeek kadar kolye takma olayını anlamış değilim... Hem insan biraz yaratıcı olur yaw, bebek maması önlüğü gibi, ne o öyle?? Kendini tuvalet kağıdıyla sarsan daha çok dikkat çekerdin Kanye'ciğim...


Flaş Flaş Flaş!!! Gilmour & Waters bir arada....



"Asla bir araya gelemeyecek isimler" listesinde üst sıraları işgal edenlerden Roger Waters ve David Gilmour, 2005'teki "Live 8" konserlerinden sonra ikinci kez aynı sahnedeler!!!!

İkili 10 Temmuz Cumartesi günü "Filistin için Umut Vakfı" olarak Türkçeye çevirebileceğimiz "Hoping Foundation" için İngiltere'de sahnedeydi. Yalnızca 4 şarkı seslendiren "çiftimize" sahnede Guy Pratt, Harry Waters, Andy Newmark, Chester Kamen ve Jonjo Grisdale eşlik etmiş. Konserde vakıf için 350,000 sterlin gelir elde edilmiş. 

Hangi şarkıları çalmışlar derseniz, "To Know Him Is To Love Him", "Wish You Were Here", "Comfortably Numb" ve "Another Brick In The Wall (Part Two)"... 

Devamı gelir mi dersiniz????

* Fotoğraf Gilmour'un blogundan alınmıştır. 


8 Temmuz 2010 Perşembe

Lanet olsun Google!! Çok adisin...

M.I.A.'nın yeni albümü MAYA, 13 temmuzda çıkıyor. Biraz kopya isteyenler myspace'e gidebilir... Bu da linki!

Sevgili M.I.A.'mız 3. albümünün ana teması olarak "information politics"i belirlemiş. MIA zaten aktivist arkadaşlarımızdan... 

Bu albümünde de dev medya şirketlerinden ve internetten, misal Google'ın arama sonuçlarını manipüle etmesinden dertlenmiş... 

1-2 yaşlarında bir oğlu olan MIA, oğlunu bekleyen gelecekte güvenilir haber kaynaklarına duyulacak büyük ihtiyaçtan da bol bol bahsediyor. 

Albümün ilk single'ı Born Free'nin videosu da baya bi tantana yaratmış hani... Buyrun izleyin efenim... Hard core!!!



M.I.A, Born Free from ROMAIN-GAVRAS on Vimeo.

6 Temmuz 2010 Salı

Geçmiş sonisferiniz mübarek ossunnn...

Giden gitti, yazan yazdı, coşan coştu, gidemeyen kafasını duvarlara vurdu... Artık bu vaka-i hayriye üstüne benim diycek bişiyim yok, sadece basın tribününde Metallica sırasında kafa 150000 milyon olup da masa sandalye bırakmayan aşmış sarhoşa bazı laflar hazırladım... 

Bi de bikaç resim, vidyo yükleme olayını çözebilirsem vidyo da koyarım...

Anthrax:

                                                      


Megadeth: Bu arada konser kötü geçti diye Dave abimizin kelebekler gibi ağladığını duyunca içim ezildi resmen... Zaten ağlak suratı objektifime takılmış :)) Utanın Sonisfer ekibi, ya da sound ekibi her kim bakıyosa işte...  

 



Slayer: Kerry King is the king... En son 15 yaşında fln dinlemiş olsam da şarkılarını kelime kelime hatırlıyor oluşum, ruhumun ergenliğine mi işarettir??? yoksa kana giren metal çıkmaz mı demek olur??? 



Manowarrrr: -no comment- kiiğğğmmm ichiiin geldiniiğğğzzzzzz???

Metallica: 



Rammstein: Tamam ya, ramştayna giderken makinamı evde unuttum... ne var!!